Her gün geçtiğiniz yolda var olan bir ağacı, bir evi daha önce hiç görmediğinizi fark ettiğiniz oldu mu? “Bu ağaç veya bu ev hep burada mıydı?” diye şaşırdığınızı anımsayabilirsiniz veya “Bugün nasıl geçti anlayamadım.” diyerek kendinizi gün sonunu tamamlamış olarak bulabilirsiniz. Farkında olmadan, öylesine geçen bir gün olarak karşımıza çıkar bu durum. Bu durumların farkına vararak ana odaklı yaşamak, yaşam deneyimini tamamen değiştiren yeni bir yola adım atmaktır.
Düşünmek insani bir reflekstir. Düşüncelerin içinde zaman yolculuğu yaparsınız kimi zaman. Bazen geçmişte yürürsünüz bu yolculukta, bazen anı yoklarsınız, bazen gelecekte bulursunuz kendinizi. Bu noktada bize yardım eden tuzaklar; çözümler bularak, planlar yaparak, hazırlıklı olarak düşünmektir. Riskli davranışlardan uzak durmak, bize zarar veren şeylerin farkında olmak, dengeli ve nazik olmak, etik ve ahlaki sorumluluklarımızın farkında olarak düşünmek muhakkak bize yararlı olacaktır. Bir de bunun ters yüzünden bakacak olursak; depresyona yol açan, tekrarlayan düşünceler, tasalanmak, duyguların aşırılığı, yıkıcı olmak, zorlayıcı duygu- durumların içerisinde kalarak bize yardım etmeyen tuzaklar ile düşünce yolculuğuna girersek maalesef hiçbir yaptırımı olmayacaktır bizlere.
Bir çizelge üstüne dökecek olursak çizelgemizin baş kısmı geçmiş, orta kısmı an, son kısmı ise gelecek olacaktır. Geçmişte yaşamak pişmanlık getirebilir. Gelecekte yaşamak hayalperest yapabilir. Anı yaşamak ise örnek verecek olursak yazın ilk çıkan karpuzu yeme hissiyatı oluşturur. O ana, o mevsime özeldir. An, kıymetlidir. An, sihirlidir. An, zinde tutar…
Anda kalmanız dileğiyle…